virüs biyolojik silah midir?
Dünyanın en eski savaş kurallarını bir kenara bırakın ve milenyum ile birlikte başlayan yeni dönem savaşlarından birine yoğunlaşın.
Kısa Bilgi
Biyolojik Savaş nedir?
İnsanlık, tarihi boyunca bir çok amansız salgın hastalıktan çok acılar çekti. Veba, Cüzzam, İspanyol Gribi, sıtma, kolera, çiçek hastalığı, çocuk felci ve verem, zaman zaman dünyanın nüfusunu 4’te 1 oranında düşüren salgınlardı. Bilim bunlara çare bulmak adına çok fazla kurban verdi. Fakat biz bu bölümde bu hastalıkları değil, biyolojik savaş silahları olarak laboratuvarlarda geliştirilen hastalıkları işleyeceğiz. Biyolojik savaşı daha iyi anlamak için bunun bilinen 3 çeşidinin olduğunu söyleyebiliriz. 1-Hastalık, kapasitede azalma, ölüm vb. ile insanları etkileyenler. Örneğin bakteriler, virusler ve bakteri toksinleri gibi. 2-İnsanlarla yakın ilişkide bulunan yabani veya evcil hayvanları etkileyerek bunların enfeksiyon yaymasına neden olanlar. Örneğin veba, kuduz, brusella, gibi. 3-Ziraat ürünleri veya araçlarını etkileyerek insana dolaylı yoldan zarar verenler. Örneğin bitki hormonları, virusler, böcekler, bakteriler gibi.
Biyolojik silahların gelişimi nasıl olmuştur?
İnsanlığın doğası hep savunmacı olagelmiştir, ilk üretilen kılıcın karşısında bile bir kalkan vardı. Bugün, mermilerin karşısında kurşun geçirmez yeleklerimiz, tankların karşısında tanksavarlarımız var. Bir ülkenin geliştirdiği silahın karşısında başka bir ülke onun muadilini üretmekte Bu savunma içgüdüsü hepimizde var ve gayet doğal. Biyolojik savaş işin içine girdiğinde bu argümanlar geçersiz olmakta Çünkü herhangi bir tankın aksine, biyolojik silahlar, salgın yaratmak, çevreyi yaşanmaz hale getirmek gibi amaçlarla üretildiklerinden, kendilerini kullananı da zaman içerisinde yok etmeye eğilimli. Üstelik biyolojik silahların virüsler, bakteriler gibi çeşitleri, evrim geçirebildikleri ve kendilerini ilaçlara karşı dayanıklı hale getirebildiklerinden, çok daha tehlikeliler. 2005 yılında tüm dünya kuş gribiyle tanıştı. Ülkemizde de ilk defa Balıkesir manyas ilçesinde çıkan bu hastalık, 2008 yılına kadar evrilerek devam etmiştir. Aslında haberlerde duyunca basit bir hastalık gibi görünen bu salgın, sadece ülkemizde itlaf edilen kümes hayvanları üzerinden 65 milyon türk lirasına mal oldu. Yıl 2009’u gösterdiğinde ülkemiz kuş gribini daha yeni atlatmıştı ve Amerika Birleşik devletlerinin Texas eyaletinden tüm dünyaya bir açıklama yapıldı. Dünyanın gündemi bir anda Meksika’da ölen 900 kişiye çevrildi. Hepsi “domuz gribi” adı verilen yeni bir salgında hayatını kaybetmişti. Tüm dünya panik halindeydi, salgın uyarısı yapmaya korkuyordu ve uluslararası havaalanlarında yüksek ateşi tespit edilen insanları uçmaktan alıkoydular. Aslında domuz gribi olarak adlandırılan virüsün normal yaşadığımız gripten pek de farkı yoktu.
Biyolojik Silahların kullanım alanları nelerdir?
Fakat piyasadaki bir grip ilacına karşı dirençli olması pek çok kişiyi şüpheye düşürmüştü. H1N1 olarak duyurulan bu virüs, kontrol altına alındığı söylenmesine rağmen ölümcüldü. Araştırmalara göre domuz gribinin ölümcül olabilmesinin temel nedeni, virüsün akciğerde çok diplere yerleşebilmesiydi. Aslında virüs için ‘öldürücü’ demek zor zira teşhis konulan hastaların önemli kısmı hastalığı hafif geçirirken, şiddetli geçiren hastaların pek çoğunun önceden başka hastalığı bulunanlar, obez ve gebe olanlar gibi bünyeleri zayıf ve tehditlere açık kişiler olmaları dikkat çekiciydi. Bu savaşın zor bir cephesi daha var! O da geliştirdiğimiz her tedavi yönteminin aslında başka hastalıklara sebep olması. Tabii ki bu, hastalıklara karşı ilaç geliştirmememiz anlamına gelmiyor, sadece ne kadar acımasız olduğumuzun bir göstergesi. Örneğin H1N1 olarak başlayan domuz gribi, gelişerek H3N2 şeklini alıp başka organlara daha büyük zarar verebilir bir hale gelmiş durumda. İşin bir başka kısmı ise haklarında sıkça komplo teorisi üretilen ilaç firmaları. Dünyaca ünlü bazı ilaç firmalarının geliştirdikleri aşı ve ilaçları belli bir bölgede belli bir zamanda kullanmak istemeleri, “acaba denek olarak mı kullanılıyoruz” şüphesini doğurabiliyor. Hayvanlar üzerinde deneyler yapılmasının tartışması süredursun, bazı ilaç firmalarının süreci hızlandırmak için, gelişmemiş ülkelerin insanları üzerinde yaptığı toplu tedavi şekilleri bugün çok fazla dillendirilmese de gelecekte çok fazla konuşacağımız bir konu olacak. Ülkelerin savunma sanayisine harcadığı paralar inanılmaz yüksek boyutlarda. Daha fazla kütlesel imha silahları, roketler, radarlar ve nükleer silahlar hatta lazer sistemlerinin konuşulduğu bir dönemden geçiyoruz. Yeni dönem savaşlarının adı kesinlikle Biyolojik savaş. İşin en ilginç tarafı ise savaşı başlatabilen ve bitirebilen kurumun aynı olması.
Biyolojik hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Biyolojik hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla