Milliyetçilik nedir? Hangi olay sonucunda ortaya çıkmıştır?
Millet kavramı nereden gelmektedir?
Kısa Bilgi
Milliyetçilik nedir?
Millet, İbranice kökenli olup Arapçaya geçmiş bir kavramdır. Millet genel anlamıyla söz demektir. Bu sözde yaratıcının kendisinden başkası değildir. Fakat millet kavramı günümüzde artık bir etnik varlığı ifade etmek için kullanılmaktadır. millet kavramının batı dillerindeki karşılığı olan Nation kelimesi tarih boyunca farklı anlamlarda kullanılmıştır. Nation kelimesinin kökeni Latince doğal bir şey anlamında terimden türetilmiştir. Romalılar bu kavramı Romalı olmayanları tanımlamak için kullanmışlardı. Bu açıdan kavramın ilk anlamı aşağılayıcı bir anlam içeriyordu. Çünkü Romalılara göre kendilerinden olmayan her insan vahşiydi. Nation kelimesi ortaçağda aynı bölgeden gelen üniversite öğrencilerini sınıflandırmak için kullanılıyordu. Yine ortaçağda kilise konseylerinde farklı görüşteki toplulukları tanımlamak için nation kelimesi kullanılmıştır. Böylelikle nation kelimesi artık aristokrat bir unvanın karşılığı olmuştur. 18. yüzyıldan itibaren artık bu kavram modern anlamına ulaşmış ve geniş halk kitlelerini sınıflandırmak için kullanılmaya başlamıştır. Millet kavramının öznel ve nesnel özelliklerine göre iki tip tanımlama tarzı bulunmaktadır. Nesnel tanımlarda millet, belli kritik özelliklerin toplamını ifade eden bir kavramdır. Örneğin Stalin’in nesnel tanımına göre millet; Ortak bir dil, toprak, ekonomik yaşam ve kültürde cisimleşmiş tarihsel bir kavram olarak istikrarlı insan topluluğunu ifade eden bir kavramdır. Bu özelliklerin bütünü milletini tanımlar ve bir özelliğin ortan kalması o milletin sonunu getirir. Millet kavramını nesnel niteliklere göre tanımlayanların temel ölçütleri şunlardır: Kollektif özel bir isim; Arap, Japon, Rus gibi Ortak bir soy miti: örneğin Türeyiş miti gibi Paylaşılan kültürü diğer kültürlerden ayıran birden fazla unsur Özel bir yurtla bağ; örneğin orta asya gibi Fakat günümüzde millet kavramı hakkında en çok kullanılan tanım öznel tanımdır. Öznel tanıma göre milletin oluşması için kendi varlığının farkında olma, dayanışma sadakat ve ortak iradenin ortaya çıkması gerekmektedir. Günümüzde, Milliyetçiliğin kültürel mi yoksa siyasal bir kavram mı olduğuna dair derin tartışmalar vardır. Milliyetçiliğin kültürel bir kavram olduğunu iddia edenlere göre, milliyetçilik ülkenin içinde bir milletin kültürel özerkliği ifade eder. Milliyetçiliğin, siyasal bir kavram olduğunu ileri sürenlere göre, milliyetçilik bir etnik kökenin tam bağımsız bir devlet idealini hedefleyen siyasi bir kavramdır. Bu arada Etnik kökene bakış açısından devlet modellerini incelediğimizde karşımıza 3 tip rejim çıkar: Birincisi Tek etnili rejimdir. Bu rejimde vatandaşlık haklarından sadece hakim etnik grup yararlanır. Tek etnili rejime Hitler Almanya’sını örnek verebiliriz. Bir diğeri çok etnili rejimdir. Bu rejimde devlet ulusun birçok farklı etnik kökenden geldiğini kabul eder ve bunlar arasında ayrım yapmaz. Örneğin Kanadanın çok-etnili rejime sahiptir. Sonuncusu ise Gayri-Etnik rejimlerdir. Bu rejimlerde devlet siyaset gereği, millet kavramını etnik kökenlerle tanımlamaz.
Milliyetçilik nasıl ortaya çıkmıştır?
Millet kendini oluşturan tüm etnik kökenlerin toplamı olmuştur. Bu rejime genellikle Türkiye örneğini verilir. Diğer taraftan Etnik temelli milliyetçilik Avrupa’da Alman modeli olarak isimlendirilir. Bu milliyetçilikte millet tek bir ırkın, tek bir dilin ve tek bir kültürün birleşimidir. Bir birey kan bağı ile bağlı olduğu milliyete aittir. Asla başka bir millete ait olamaz. Etnik milliyetçiliğin tam karşısında sivil milliyetçilik konumlanmıştır. Bu milliyetçilik anlayışında millet ortak idealler üzerine inşa edilmiştir Milleti bir arada tutan kan bağı değil, demokrasi ve özgürlük gibi ortak ideallerdir Bu arada milletlerin kökeni hakkında biraz konuşalım. Milletlerin nasıl ortaya çıktığına dair temelde iki farklı görüş vardır. Bunlardan ilki ilkçi yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar millet kavramının, tarihin en eski dönemlerinde de var olduğunu savunur. Bu anlayışa göre eski mısırda sümerlerde ve orta asya hakları arasında milliyet bilinci vardı. İlkçi yaklaşımlar 4 kategoriye ayrılır. İlk insanlardan beri insan topluluklarının doğal bir şekilde milletlere bölündüğünü iddia eden doğalcılar Milletlerin tarihsel ve sosyal bir ürün olduğunu ileri süren eskilciler Milletlerin temel özelliklerini genetiğe ve içgüdüye dayandıran biyolojik yaklaşım Millet kavramının kültürel özelliklerine vurgu yapan kültürel yaklaşım. Milletlerin nasıl ortaya çıktığını ileri süren bir diğer yaklaşım modernist yaklaşımlardır. Bu yaklaşıma göre millet ve milliyetçilik sanayileşme, merkezi devletlerin ortaya çıkması ve Sekülerleşmenin ürünüdür. Milliyetçilik, modern devletin ortaya çıkmasıyla tarih sahnesinde yerini bulmuştur. Modernist yaklaşıma göre millet olma bilinci ve milliyetçilik oldukça yeni bir kavram olup milli semboller, motifler ve fikirler Fransız devriminden sonra ortaya çıkmıştır. Fransız devrimi avrupada zaten olgunlaşmış millet kavramını gün yüzüne çıkarmıştır. Yine modernist yaklaşıma göre doğu ulusları Fransız devriminin etkisiyle tasarlanıp sonradan yaratılmıştır. Şimdi birazda milliyetçiliği amaçları açısından ele alalım. Milliyetçilik biz ve onlar ayrımı üzerine inşa edilir. Milliyetçiliğin can bulduğu ana kaynak ötekidir ve ötekinin varlığı bizim varlığımızın sınırını çizer. Milliyetçiliğin temel önermelerini şöyle özetleyebiliriz: Dünya her biri farklı özelliklere sahip milletlere bölünmüştür. Millet toplumsal kurumların hayat kaynağıdır ve toplumdaki en büyük sadakat kurumudur. Dünya barışının koşulu milletlerin özgürlüğüne ve güvenliğine bağlıdır. Bir insanın özgür olabilmesinin koşulu onun ait olduğu milletin özgürlüğüne bağlıdır. Kendimize ait olan değerler sırf bize ait olduğu için değerlidir. milliyetçilik tanımlanırken oldukça çeşitli bir sınıflandırma yelpazesi karşımıza çıkar. Liberal milliyetçilik Gelenekselci-muhafazakar milliyetçilik Entegral milliyetçilik Sosyalist milliyetçilik Anti-sömürgeci milliyetçilik Romantik milliyetçilik Milliyetçiliğin bu kadar çeşitli tanımının olması onun, çağlara, ekonomik ve toplumsal yapılara, siyasi rejimlere ve zamana göre uyarlanabilmesi özelliğinden kaynaklanmaktadır. Şimdi biraz da Türkiyede milliyetçiliğin birkaç asırlık tarihsel serüvenine göz atalım.
Milliyetçilik Hangi olay sonucunda ortaya çıkmıştır?
- Yüzyıla kadar Osmanlı toplumu temelde ikiye ayrılmıştı; Müslümanlar ve milletler. Müslümanlar etnik kökenlerine bakılmaksızın tek bir grup olarak tanımlanıyordu. Gayri Müslümler ise her biri ayrı bir millet olarak görülüyordu. Fakat buradaki millet kavramının daha çok dinsel bir ayrım için kullanıldığını gözden kaçırmamak gerekiyor. Tarihçilerin bir kısmına göre Osmanlı toplumunda Türk kelimesi genellikle Türkmen göçebeleri tanımlamak için kullanılan bir terimdi. Türk kelimesi Göçebe köylüleri ifade ettiğinden dolayı İstanbullu bir Osmanlı asilzadesi için hakaret kabul ediliyordu. Osmanlı imparatorluğunda Türk milliyetçiliğinin gelişmesinde birçok etken rol oynamıştır. en önemli etken şüphesiz göç hareketleridir. Özellikle 1783 yılında Rusya tarafından işgal edilen Kırımdan büyük oranda bir Türk göçü gerçekleşmiştir. Bir diğer etken Avrupa’da gelişen Türkoloji çalışmalarıdır. Bu ülkede bulunan Türk aydınlar bu çalışmalardan etkilenmiş ve ülkeye milli bir şuurla dönmüşlerdir. Bu aydınlarla birlikte, Türk milliyetçiliği açısından Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp iki önemli düşünürdür. Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp, Osmanlı devletinde Türkçülük hareketini kapsamlı bir sosyolojik olgu olarak ele alan iki ünlü düşünürdür. Etnik milliyetçiliğin bir temsilcisi olan Yusuf Akçura Osmanlıdaki ilk Pantürkizm manifestosunu ilan eden Kırım Türküydü. Ziya Gökalp ise kültürel milliyetçiliğin bir temsilcisiydi. Türk milliyetçiliği tarihsel dönemlere göre çeşitli özelliklere bürünmüştür. Tazminat döneminde batı tarzı eğitim alan milliyetçi aydınlar reformcu milliyetçiliği savunmuşlardır. Bu aydınlara göre varolan kurumlar ülkenin kötü gidişatından sorumlu olduğu için Türk milliyetçiliği ışığında yenilenmelidir. Kurtuluş savaşı sırasında anti emperyalist özellikler daha ağır basmıştır. Genç cumhuriyetin ilk zamanlarında reformist ve bütünleştirici bir milliyetçilik ortaya çıkmıştır. Bu dönemde özellikle devletin çabasıyla millet bilinci canlandırılmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Türk milliyetçiliğinin tarihsel serüvenin her döneminde genel olarak milliyetçi aydınlar Türklerde millet bilincinin eski çağlara dayandığını iddia ederler. Bu fikre dayanak olarak Orhun abideleri örneği verilir. Bu düşünceye göre Orhun abidelerindeki söylev, gelişmiş bir ulus bilincinin olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca diğer bir kanıt olarak Kaşgarlı mahmutun Divanı lugatı örneği verilir. Bu eserlerde ulus bilincinin var olduğu ileri sürülür Yine Osmanlı hanedanının ilk kurulduğu dönemden beri kendini kayı boyuna dayandırma stratejisinin arkasında ulus bilinci yattığı söylenir. Son olarak da ulusların tarih boyunca kutsal saydığı sembollere bir göz atalım. Bir dönem tarihçiler arasında Türkler için kutsal hayvanın dağ keçisi olduğuna dair bazı iddialar ortaya çıkmıştı. Fakat genel kanı, bozkurdun Türkler tarafından binlerce yıldır kutsal kabul edildiğidir. Bozkurt Türklerin birçok mitolojisinin ana karakteri olmuştur. Fakat bozkurdun yanında turna, kartal ve at gibi hayvanlarda kutsal kabul edilir. Diğer uluslara göz attığımız zaman Ruslar için ayının, Almanlar ve Amerikalılar için kartalın, Fransızlar için horozun, İspanyollar için boğanın, İngilizler için Aslanın Çinliler için ejderhanın, Kanadalılar için akçaağaç yaprağının kutsal bir yönü vardır
Millet hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Millet hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla