Türkiye'de neden deprem oluyor?
Türkiyedeki depremler hakkında kısa bilgi
Kısa Bilgi
Türkiye’de neden deprem oluyor?
Yıllardır ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu ve İstanbul’da büyük bir deprem olacağı söyleniyor.Peki neden İstanbul’da büyük bir deprem yaşanmasına kesin gözüyle bakılıyor? Ya da ülkemiz neden bir deprem ülkesi? Ama önce depremlerin neden olduğunu anlayalım. Dünyamızı bir elma olarak düşünebiliriz. Elmanın dışını kaplayan bir kabuğu vardır ve kabuğun altında meyve olarak yediğimiz kısım bulunur. Dünyamız da tıpkı bir elma gibidir, dışını saran bir kabuk, kabuğun altında erimiş kayaçlardan oluşan magma denilen bir katman vardır. Dünya’nın merkezinde ise aynı elmadaki gibi çekirdek adı verilen bir bölüm vardır. Dünya’nın kabuğu bizim de üzerinde yaşadığımız kara parçalarından oluşur. Bu kara parçaları, dünya’nın içinde bulunan sıvı haldeki magma tabakasının üzerinde yüzerler ve devamlı hareket halindedirler. Ancak bu hareketler oldukça yavaştır, örneğin Türkiye yılda 2 santimetre batıya doğru ilerler. Yer kabuğunu oluşturan bu levhalar hareket ettikleri için zaman zaman diğer plakalara çarparlar ve onları da ittirirler. Mesela güneyimizde bulunan Afrika ve Arabistan plakası bizi kuzeye ve batıya doğru ittiriyorlar. İşte bu ittirme hareketi sırasında Anadolu dediğimiz kara parçası oluşan gerilime dayanamadı ve kırıldı. Evet, Anadolu bildiğiniz anlamda kırıldı. Bu kırık Anadolu’yu iki parçaya böldü ve bu parçalar arasında yer altında kilometrelerce uzunlukta bir yüzey oluşturdu. Anadolu’nun kuzeyinde oluşan bu kırığı Kuzey Anadolu Fay hattı olarak biliyoruz. Yani aslında fay hattı dediğimiz şey, yeryüzü levhalarının birbirlerini ittirirken bazı kara parçalarının bu kuvvete dayanamayıp kırılması yüzünden oluşan yüzeylerdir. Peki Anadolu iki parçaya ayrıldıktan sonra ne oldu? Anadolu levhası kırıldıktan sonra Arabistan plakası onu batıya doğru ittirmeye devam etti.
Türkiye’de neden deprem riski fazla?
Bu yüzden Anadolu’nun altta bulunan parçası batıya doğru her sene kaydı ve bu kayma sırasında üstteki parçaya sürtündü. İşte bu iki parça bazı noktalarda bulunan çıkıntılar yüzünden birbirlerine takıldılar. Bu takılmalar batıya doğru olan hareketi engelledi ve yıllar boyunca Anadolu’nun alt bölümü hareket edemedi. Hareket edemedi ancak bu ittirilmediği anlamına gelmiyordu. Arabistan levhası Anadolu’yu batıya ittirmeye devam etti. Ancak Kuzey Anadolu Fay hattı’nın bazı noktalarında meydana gelen çıkıntılar birbirine takıldı ve bu hareket engellenmiş oldu. Anadolu ittirilmesine rağmen hareket edemediği için bu enerji fay hattında oluşan çıkıntılarda birikmeye başladı. Yıllar boyunca fayda biriken muazzam miktardaki enerji 1939 yılında Erzincan’daki çıkıntının bir anda kırılmasına ve 7.9 büyüklüğündeki depremin oluşmasına neden oldu. Deprem sırasında yaşadığımız sarsıntı aslında yer kabuğunda birbirine takılan çıkıntıların bir anda kırılması ve toprağı sarsması yüzünden oluşur. Deprem dediğimiz olay aslında bu kadar basit ve doğal bir durumdur. Kuzey Anadolu fay hattına geri dönelim. 1939 yılında Erzincan depremi olduktan sonra Fay hattının Erzincanın altında olan bölümünün enerjisi salınmış oldu. Bu yüzden biriken enerji fay hattındaki bir sonraki noktaya geçti. Artık Anadolu’nun enerjisini Erzincan değil fay hattının bir sonraki bölümü olan Tokat niksar bölümü tutuyordu. Erzincan depreminden 3 yıl sonra 1942’de o bölüm de kırıldı ve 7.0 büyüklüğünde bir deprem oluştu. Bu şekilde yıllar içinde hep bir sonraki bölümde büyük bir deprem yaşandı ve enerjisini bir sonraki bölüme aktardı. Bu depremlerin sonuncusu da 1999 yılında İzmit’in gölcük ilçesinde yaşandı. İşte İstanbul’da büyük bir deprem yaşanacağına kesin gözüyle bakılması da tam olarak bu yüzden. Çünkü kuzey anadolu fay hattının Izmit’ten sonraki bölümü marmara denizinden geçiyor. 1999 İzmit depremi olduğu zaman fayda kalan enerji bir sonraki bölüm olan marmara bölümüne aktarılmış oldu. Peki depremin nasıl oluştuğunu biliyorsak neden ne zaman olacağını bilemiyoruz?
Türkiye’de depremler neden arttı?
Jeologlar yeraltında yaptıkları ölçümler sayesinde bu bölümde enerji biriktiğini tespit edebiliyorlar. Ancak bu bölümdeki hareketi engelleyen çıkıntının tam olarak nerede olduğunu tespit etmek oldukça zor. Çıkıntının yeri tespit edilse bile o çıkıntının ne kadar kuvvete dayanıklı olduğu şu anki teknolojiyle bilinemiyor. Bu yüzden depremin nerede olacağı bilinse de ne zaman olacağı hakkında sadece bir aralık verilebiliyor. Örneğin İstanbul depremi için Marmara denizinin tabanında araştırma yapan yer bilimciler depremin 2030 yılına kadar olma ihtimalinin %60 ila 70 civarında olduğunu söylüyorlar. Ancak tabii ki bu sadece bir tahmin. Ve bu tahmin depremin her an olma ihtimalinin bulunduğu gerçeğini maalesef değiştirmiyor. Ayrıca osmanlı döneminde tutulan kayıtlar da yaklaşık 250 yılda bir Marmara denizinde büyük bir deprem oluştuğunu gösteriyor. Yani tarihsel olarak da Marmara depreminin fazla zamanının kalmadığı söylenebilir. Peki son zamanlarda marmara denizinde yaşanan küçük depremlerin büyük bir depremin öncüsü olduğu söylenebilir mi? Uzmanlar bu konuda da kesin bir şey söyleyemiyorlar. Çünkü küçük depremlerin büyük depremlerden önce oluşması durumu her zaman gerçekleşmiyor. Öncesinde küçük depremler olmadan da büyük bir deprem gerçekleşebiliyor. Ayrıca küçük depremlerin büyük depremin enerjisini azaltıp oluşmasını önleyebileceği bilgisi de doğru değil. Çünkü bilindiği gibi depremin enerjisi katlanarak artar, yani 7 büyüklüğündeki bir depremin enerjisi 6 büyüklüğündeki depremden 30 kat fazladır. Bu yüzden büyük depremin enerjisini boşaltabilmek için küçük depremlerden yüzlerce olması gereklidir. Marmada denizinde büyük bir deprem oluşmasını engelleme imkanımız maalesef yok. Depremle ilgili uzman kişilerin görüşlerini dikkate almalıyız ve en az zararı görmek için yapmamız gerekenleri çok iyi bilmeliyiz.
DEprem hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Deprem hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla