Nesnelerin interneti nedir? Ne zaman ortaya çımıştır?

Nesnelerin interneti popülerliğini artırmaya devam ediyor.

Nesnelerin interneti nedir? Ne zaman ortaya çımıştır?

Nesnelerin interneti gelecek için ne vadediyor?

Dünyayı değiştirmeye devam ediyoruz. Geleceğin teknolojilerinde bugün konumuz IOT. Yani INTERNET OF THINGS. Yani NESNELERİN İNTERNETİ. Daha önce duymamış olmanız neredeyse imkansız bu terimi. Duymadıysanız ya cidden çok ama çok meşgulsünüz ya da bravo. Gerçekten unplugged yaşamayı başaran nadirinsanlardansınız. Ama yavaş yavaş hayatımıza giren bu teknolojinin 2020 itibariyle, özellikle 5G teknolojisinin de yaygınlaşmasıyla çok ama çok büyük bir devrim yaratması bekleniyor. Peki nedir bu IOT. Ne demek, örnekler ne? Ne işimize yarayacak? IOT yine en basit haliyle şu demek:Dünyada açma kapama düğmesi olan, elektronik veya mekanik her şeyi (ama aklınıza gelebilecek her şeyi düşünün, cep telefonunuzdan matkaplara, uçak motorundan buzdolabınıza,her şeyi) birbirine ve dolayısıyla internete bağlama teknolojisidir. Bunun kazanımları ise yine makine öğrenmesi,yapay zeka gibi teknolojilerde olduğu gibi hayal gücümüzün de ötesinde olacak. Ama biz hayal gücümüzün sınırları içerisindebize ne tür faydalar sağlayacak, hayatımızı ve dünyayı ne ölçüde değiştirecek ona bir bakalım. Aslında en basit örneği elimizdeki telefonlar. İlk telefonunuzu bir düşünün. Benim ilk telefonum bir Panasonic G500’dü. Almanya’dan gelmişti ve aman allahım, o neydi öyle. Teknolojinin gelebileceği son nokta. Yanımızda her yere götürebiliyor, istediğimiz yerden, kablosuz, evet kablosuz şekilde istediğimiz kişiyle konuşuyorduk. Üstelik mesaj bile atabiliyorduk. Dünya çok başka bir yer haline gelmişti artık. Ama birkaç ay içinde “eee” olmuştuk. Hatırlayın. Arıyoruz. Mesaj atıyoruz. “Eee”. Şimdiki gibi elimizden düşürmeme durumu yoktu. Bunun sebebi neydi peki? Çünkü internete bağlı değildi bu telefonlar. Sonra… Sonra akıllı telefonlar çıktı. Dünyanın kaç bucak olduğunu işte o zaman gördük. Teknolojik devrim neydi işte o zaman anladık. Bu Nesnelerin İnternetinin ne anlama geldiğini gösteren örneklerden en iyisi aslında. Bir şeyi internete ve dolayısıyla birbirine bağladığınızda olabileceklerin bir “fragmanıydı” bu. Ama asıl film daha başlamadı bile. Daha ne olabilir ki? Bakalım daha neler olabileceğine. Veri çok ama işe yarar veri yok elimizde. Makinelerin öğrenmesi ve yapay zekanın geliştirilmesi için gerekli veriler şu anda uçup gidiyor. İnternete bağlı olmadan yapılan tüm işlemler, dünya üzerinde internete bağlı olmadan duran her bir nesne şu anda müthiş bir kayıp. Telefon örneğini hatırlayın. Akıllı telefonlardan önce telefonlar sadece telefondu. İnternete bağladık ne oldu? Akıllı telefon oldu. SmartPhone oldu. İşte Nesnelerin İnternetinde de amaç akılsız olan her şeyi akıllı yapmak. Bu akıllı cihazlardan alınan verilerle de makine öğrenmesi, yapay zeka, big data gibi teknolojileri geliştirmek ve sonunda akıllı bir dünya yaratmak. Yani nesnelerin interneti bir süre sonra ki bazı şirketler bu terimi kullanmayı tercih ediyor, “INTERNET OF EVERYTHING” yani “HER ŞEYİN İNTERNETİ” olacak. ## İnternete bağlı cihaz sayısı artacak mı? Çünkü 2020 yılında internete bağlı nesnelerin sayısının 26 milyar olacağı ve sadece birkaç sene içinde bu sayının 100 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Şu anda kaç biliyor musunuz? Sadece 6 milyar civarında. Büyüme hızını bir düşünün… Haydi uzatmadan bazı örneklere ve sonrasında gelecek olasılıklara bir bakalım… Misal Nest’ten bahsedelim. Bu bir termostat. Yani evinizde ısıtma sistemine entegre edilebilen bir cihaz. Evinizin sıcaklığını ölçüyor, internetten aldığı hava durumu bilgisi ile karşılaştırıyor, günün hangi saati olduğuna bakarak gerekli ayarlamaları yapıyor. Sizin bir şey yapmanıza ve ayarlama yapmanıza gerek kalmadan siz eve geldiğinizde sıcacık bir ortamda buluveriyorsunuz kendinizi. Akıllı telefon uygulamasıyla da isterseniz uzaktan da kapatabiliyorsunuz. Bu da bir priz. Adı Insight. Normal prizinize akabileceğiniz “bağlı” bir cihaz. Bu cihazla hangi saatlerde açılıp kapanacağını ayarlayabiliyorsunuz. Bunu telefonunuzdan da yapabiliyorsunuz. Ayrıca takılı cihazların ne kadar enerji tükettiği ile ilgili bildirimler de gönderiyor ve buna göre elektrik faturanızı da kontrol edebiliyorsunuz. Bu da bir kapı kilidi. Artık anahtarı unuttum derdi yok. Arabalarda kullanılan anahtarsız giriş teknolojisi gibi. Telefonunuz cebinizdeyse siz yaklaştığınızda kilidi açıyor, uzaklaştığınızda kapıyı kilitliyor. Yine telefon uygulamasıyla siz evde yokken bile birisine erişim izni verebilir, uzaktan kapıyı açıp kapatabilirsiniz. En güzel örneklerden biri bu Samsung SmartThings çözümü. Bu ürünü aldığınızda yanında sensörler geliyor ve şu anda bile çok da akıllı olmayan evinizi akıllı hale getirebiliyorsunuz. Bu sensörleri ışıklarınıza, kapı kilitlerine, kombinize, kameralara veya hoparlörlere bağlayarak tek bir yerden, telefonunuzdan tüm hepsini kontrol edebiliyorsunuz. Buna benzer Logitech’in veya Lutron’un da çözümleri var. Çok ilginç örneklerden biri de Kolibree akıllı diş fırçası. Diş fırçası niye akıllı olsun ki değil mi? Ama bu diş fırçasının amacı bu teknolojiyi kullanarak herkese, özellikle çocuklara diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak. Bunu da bir oyun haline getirerek yapıyor. Ne kadar sıklıkla, ne kadar süre fırçaladığınızı kaydediyor ve bu gelecekte bu verileri diş hekiminizle de paylaşabilecek bu diş fırçası. Dişçinizden kaçamayacaksınız artık yani… Ya da evde bir hayvanınız mı var. Petnet akıllı besleyici çözümü kediniz ya da köpeğiniz için doğru zamanlarda, doğru miktarlarda besleme yapıyor. Bunu siz de uzaktan telefonunuzla yapabiliyorsunuz. EN güzeli de mama stoğu belli bir seviyenin altına indiğinde belirlediğiniz bir petshoptan siz hiç uğraşmadan sipariş veriyor. BigBelly isimli bir çop kutusu da çok güzel bir örnek. Tamamen güneş enerjisi ile çalışan ve içinde sensörler bulunan bu çöp kutusu kapasitesi dolduğunda temizlik görevlilerine bildirim gönderiyor. Taşmış çöp kutularına son yani. Endüstriyel anlamda en güzel çalışmalardan birini de tarımda gördük-göreceğiz. Waterbee isimli akıllı sulama sistemi toprağa yerleştirilen sensörler sayesinde topraktaki nem oranını ölçerek ne zaman ve ne miktarda sulamaya ihtiyaç olduğunu belirliyor ve sonrasında otomatik olarak sulamayı gerçekleştiriyor. Burada da bitmiyor. Yine hava durumu tahminlerini internetten alan bu sistem eğer yakın zamanda yağmur bekleniyorsa zaten yağmur ile sulanacak toprağı sulamamayı tercih edebiliyor. Ama asıl devrim sağlık alanında gerçekleşecek. Burada hemen biyoteknolojiye ve giyilebilir cihazlara bir selam gönderelim. İleride detaylıca gireceğimiz bir konu ama şu an IOT kapsamında sağlık hizmetlerini kökünden değiştirecek teknolojiler yavaş yavaş kullanılmaya başlandı. Mesela MimoBaby isimli bir cihazla bebeğinizi akıllı yapabilirsiniz. Yani herkesin bebeği çok akıllı hatta dahi tabi ama burada çok başka bir şeyden bahsediyorum. Giyilebilir bu teknoloji ile bebeğinizle ilgili bir sürü bilgiye telefonunuzdan erişebiliyorsunuz. Bebeğiniz ne zaman uyudu? Ne kadar süre uyudu? İyi uyudu mu? Kalp atışları ne durumda? Ne zaman yemek yedi? Bir sonraki uykusu, yemeği ne zaman?
akıllı

Nesnelerin interneti nerelerde kullanılıyor?

Odasının havası nasıl? Nem durumu nasıl? Müthiş değil mi? Herhangi bir sorun olduğunda da telefonunuza bildirim geliyor. Bebeği olan birisi olarak gerçekten çok önemli bir çözüm olduğuna inanıyorum bunun. Bunun yanında yaşlılar için de çok önemli çözümler söz konusu giyilebilir IOT teknolojilerinde. Özellikle kalp rahatsızlığı gibi rahatsızlıkları bulunan yaşlılar vücutlarında kullanabilecekleri bir takip cihazı ile herhangi bir tehlike durumunda bir şey yapmalarına gerek kalmadan en kısa sürede tıbbi yardım alabilecekler. Kalp ritminde bir bozukluk olduğunda ya da kalp krizi durumunda bu cihaz hemen acil yardım hattını arayarak konum özelliği ile birlikte hastanın bulunduğu yere yardım gelmesini sağlayacak. Yalnız yaşayan yaşlılar için özellikle çok ama çok önemli bir gelişme bu. Teknolojinin insan hayatına neler katabileceğine dair en güzel örneklerden. Ve bu bahsettiğim örnekler şu anda hayatımıza girmiş durumda. Bağlı cihazların sayısı 100 milyara ulaştığında olabilecekleri bir hayal etmeye çalışalım beraber. Hep spesifik örneklere ve çok önemli ama basit örneklere baktık. Daha geniş bakalım. Sonuçta milyarlarca cihazın birbirine bağlı olmasından ve birbiri ile iletişime geçerek inanılmaz bir ağ oluşturmasından bahsediyoruz. Evimizin akıllı olmasından yola çıkarak kocaman bir şehrin akıllı olmasından da bahsedebiliriz. Yollara yerleştirilecek sensörlerle trafik sıkışıklıklarının nedeni anında tespit edilip çözümler anında uygulanabilir. Şehrin nerelerinde hangi sorunların yaşandığı (çöp toplama gibi) anında tespit edilip yetkililer verileri analiz ederek çok kısa sürede sorunlara çözümler üretebilir. Otomobillerin de akıllı olmaya başlamasıyla belki de trafik ışıkları kaldırılabilir ve çok daha akıcı bir tarfik akışı ile tüm ulaşım sorunları ortadan kaldırılabilir. Arabalarda halihazırda var bu teknolojler demiştik. Ama arabanızın evinizdeki buzdolabı ve fırınla irtibat halinde olduğunu düşünün. İşten çıktınız ve evde yemek yok ve çocukları okuldan almadan önce çok da zamanınız yok. Arabanız buzdolabında neler olduğuna bakarak ne yemek yapabileceğinizi size söyleyebilir. Seçiminize göre fırını siz eve varmadan açar ve eve gittiğinizde fırınınız ısınmış olur. Eve girdiğinizde vakit kaybetmemeniz için size yemek tarifini sesli olarak okur ve hızla yemeği hazırlayıp fırına koyabilirsiniz. Fırınınız da gerekli sürede pişirmeyi gerçekleştirirken siz de çocukları okuldan alıp gelebilirsiniz. Geldiğinizde yemeğiniz de hazır olur. Dediğimiz gibi. Bu konuda ihtimaller sadece hayal gücünüzle sınırlı. Ve örnekler de bitmez haliyle. Ama tabiki bir sorun var. Bu teknolojinin daha hızlı ilerlemesini engelleyen büyük bir sorun. Güvenlik. Bu zamana kadar piyasaya sunulan tüm IOT cihazları büyük güvenlik açıklarına sahipti. Ve bu sorun çözülmeden de bu teknolojinin günlük hayatımızda olması çok zor görülüyor. Bunun yanında mikroçip teknolojisinin de daha gelişmesi gerekiyor. Sensörler çok daha küçük hale gelmeli ki aklımıza gelen her şeye sensör takabilelim. Bu aslında teknik bir sorun. Çözülmesi çok zaman almaz ama işte güvenlik konusunda kat edilecek daha çok yol var. Çünkü tost makinenizi hackleyen bir hacker tüm ev sisteminize girerek hayatı size zindan edebilir. Tost makineniz yüzünden bankadaki tüm paranızı kaybetme riski söz konusu. IOT’nin de en büyük sorunu şu an için bu. O yüzden biraz daha bekleyeceğiz daha akıllı bir hayata ulaşmak için. Bu konuyla bağlantılı konulardan biri de blockchain yani blok zinciri. Herkesin bitcoin ile tanıdığı bu teknoloji de aslında çok ama çok önemli IOT’den tam kapasiteyle faydalanabilmek için.

Nesnelerin interneti hakkında ilginç bilgiler

Bu kısa video’yu izleyerek Nesnelerin interneti hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.

Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla

yorumlarınız Disqus tarafından saklanır.