Kalp ilk ne zaman atmaya başlar?
Kalp, anne karnında vücudumuz oluşurken harekete geçen ilk organımızdır.
Kısa Bilgi
Kalp ilk ne zaman atmaya başlar?
Bebeğin kalbi anne karnında, altıncı haftadan itibaren atmaya başlar. Diğer organlar, kalp ve damar sistemi etrafında şekillenmeye devam eder. Hem yapısı hem de önemi dolayısıyla merak edilen vücudumuzun dinamosudur… Koşma veya tırmanma gibi daha fazla fiziksel efor gerektiren durumlarda, kalbimizin daha kuvvetli ve daha hızlı attığını hissederiz. Peki bu inanılmaz yapı nasıl çalışıyor? Anlatmadan önce gelin kalbimizin inanılmaz özelliklerini öğrenelim. Kalbimiz ortalama olarak dakikada 70, günde 104.000 ve yılda 38 milyon kez kasılarak, içindeki kanı vücudumuza pompalar. Üstelik 280-300 gram ağırlığıyla sadece yumruğumuz büyüklüğünde olan bir yapıdan oluştuğunu unutmayın! Kalbi, aynı zamanda vücudumuza gerekli besin maddelerini ve oksijeni sağlayan kanı, dolaşım sistemimiz içinde hareket ettiren, çok dayanıklı kas grubundan oluşan bir pompa olarak da görebiliriz. Kalbimiz, bilindiğinin aksine göğsümüzün ortasında göğüs kemiğinin hemen altında yer alıyor. Yani milli maç sırasında göğsünün sol tarafını tutarak milli değerlere bağlılığını sunan sporcu kardeşlerimize buradan söyleyelim: kalbimiz orda değil. Adım adım tüm vücudumuzu dolaşan kanı 1 dakikada yaklaşık 5.5 litre olarak pompalıyor. Bu da; 1 günde 8 ton, 1 yılda 3.000 ton, 80 yılda ise 240.000 ton anlamına geliyor. Hayal edebildiniz mi? Ortalama insan yaşının tüm dünyada 80 olduğunu düşünürsek, 80 yaşında bir insan kalbi, ömrü boyunca 1000 tane olimpik yüzme havuzu dolduracak kadar kan pompalar. Gelelim yavaş yavaş bu yapının özelliklerine: Kalbin dış yüzünü perikard denilen çepeçevre bir zar kaplıyor. Bu zar ile kalp arasında, kalbin çalışırken rahat hareket edebilmesi için çok az miktarda kayganlaştırıcı sıvı bulunuyor.
Kalp nasıl çalışır?
Bir pompa sistemi gibi, kanı damar sistemi ile vücuttan topluyor, oksijenlenmesi için akciğere yolluyor ve oksijenden zenginleşmiş kanı tekrar vücuda pompalıyor. Kalbin oldukça sistemli bir mekanizması bulunuyor. Bu mekanizmada meydana gelen tek bir aksaklık insanın hayatını sona erdirebiliyor. Bu mekanizmalardan en önemlisi sağ ve sol tarafta bulunan pompalar: Kalbimiz 4 odacıktan oluşuyor. Kalp kapaklarının tek yöne açılan kapılar gibi olduğunu söyleyebiliriz. Kanın 4 odacıkta akışını sürekli kontrol ediyorlar. Her iki tarafında da kulakçık ve karıncıklar bulunuyor. Kulakçıklar küçük pompa, karıncıklar ise büyük pompa işlevi görüyorlar. Kalbin sol tarafı temiz kan ile ilgileniyor; gelen temiz kanı organ ve dokulara ulaştırma görevi, sol kulakçık ve sol karıncığa ait. Kalbin sağ tarafı ise kirli kan ile ilgileniyor; sağ karıncık ve sağ kulakçık kirli kanı temizlenmek üzere akciğerlere ulaştırmak için görev yapıyor. Temiz kan kalbe ulaştığında önce üst taraftaki küçük pompaya, yani sol kulakçığa doluyor. Buradan alt tarafta bulunan büyük pompaya, yani sol karıncığa iletiliyor. Kalpteki her kulakçık birbirinden farklı görünse de aslında yaptıkları iş aynı; her biri kanı belirli bir hedefe iletmekle görevli. Mekanizmanın sistemli çalışması, bahsettiğimiz bu sıralı işlem nedeniyle çok önemli. Her şeyin sıra ile yapılması gerekiyor. Eğer bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç kan pompalayamıyor ya da kalbe aşırı kan yüklenmesi oluyor. Bu sıralamanın doğru işlemesi için kulakçık ve karıncıklar arasında kapaklar bulunuyor. Bu kapaklar akış yönüne doğru tek taraflı açılıyor.
Kalp krizi nasıl oluşur?
Kulakçıklar kasıldığında bu kapaklar açılıyor, kan büyük pompaya yani karıncıkların içine doluyor. Bu işlem gerçekleştikten sonra kanın geldiği yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar kapanıyor. Ana toplardamar, oksijensiz kanı bedenin sağ kısmına getiriyor ve akciğer damarları bu kanı akciğerlere iletiyor. Akciğer toplardamarı, oksijenli kanı akciğerlerden kalbin sol tarafına getiriyor ve aort bu kanı vücuda gönderiyor. Kanın bu hareketi sırasında kalp kapakçıkları kasılarak kanın odacıklar arasında geçişini sağlıyor. Bu kapaklar kalbin karıncıklarında da var. Karıncıklar kasıldığında bu kapaklar açılıyor ve kanın vücuda doğru akması sağlanıyor. Pompalama işlemi durduğunda ise kapaklar kapanıyor ve pompalanan kanın kalbe geri dönmesi engelleniyor. Bizim kalp atışı olarak algıladığımız ses ise sanıldığı gibi kalbin kasılıp gevşemesi sonucunda çıkan ses değil. Kalp atışını dinlerken, aslında bu dört kapakçığın şiddetle açılıp kapanma seslerini duyuyoruz. Konu bu denli hassas ve önemli bir yapı olunca, onu nasıl koruyacağımız konusunda, spor yapmanın bilincine de dikkat çekmeden edemiyoruz. Kalp hastalıkları tüm dünyada en önemli ölüm nedenlerinden biri. Dünyada her yıl 17 milyon, ülkemizde de 160 bin kişi kalp damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Genetik olarak herhangi bir sıkıntınız yok ise spor yapmayı, dikkatli beslenmeyi ve kalbinize yani kendinize iyi bakmayı unutmayın. Son olarak kalbin şeklinin nereden geldiğini anlatıp bitirelim. Bugün kalp olarak bildiğimiz şeklin ilk kez görüldüğü yer Antik Yunan. M.Ö 6’ncı yüzyılda paraların üstünde kullanılıyor. “Yazı mı, tura mı” derken atılan bu paraların üstündeki şekil, aslında Ege bölgesinde yetişen Silphium isimli bitkinin meyvelerinden geliyor. O dönemin ticaretinin temel taşlarından biri olan, değerli Silphium bitkisinin, erkekler için çok güçlü bir afrodizyak etki gösterdiğine inanılıyor, kadınlarsa, bu bitkiyi doğum kontrolü için kullanıyor.
Kanı hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Kanı hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla