Kader nedir cebriye nedir mutezile nedir?
Kader nedir cebriye nedir mutezile nedir insan özgür müdür?
Kısa Bilgi
kader nedir cebriye nedir?
Kader, sözlük anlamı olarak bir şeyin takdir edilen yeri ve zamanı anlamına gelir. Kader felsefi, dini ve siyasi boyutu olan ve binlerce yıldır tartışılan bir kavram olmuştur. İsterseniz şimdi kaderin İslam inancında nasıl problem haline geldiğini inceleyelim. Kader problemi sadece dini bir problem olmayıp birçok yönü olan bir kavramdır. Muaviye’nin hilafeti ele geçirmesiyle kader anlayışı siyasi bir problem haline gelmiştir. Muaviye’nin iktidara gelmesiyle İslam toplumunda bir takım rahatsızlıklar çıkmış ve toplum şu gruplara bölünmüştü: 1- İktidarın her doğru ve yanlışını savunan Muaviye taraftarları 2-İktidarı kaybeden Hz Ali taraftarları 3-Ve bu iki grupla ölümüne mücadele eden Hariciler 4-Ebu Zerr ve Hasan-ı Basri gibi sivil itaatsizlik gösteren ve toplumda saygınlığı olan kişiler. Muaviye ve daha sonra iktidara gelen Emevi halifeleri, kendi iktidarlarını korumak ve temellendirmek için kadercilik olan fatalizmi yani İslami adıyla cebri söylemi savunmuşlardır. İsterseniz şimdi cebri akımın kader anlayışının temel prensiplerine kısaca bir göz atalım. Cebr, kelime anlamıyla zorlama manasına gelir. Bu akıma göre Allah insanı tüm hatlarını kendi belirlediği bir hayat hikayesini oynamaya zorlar. İnsan tıpkı bir kukla gibidir ve yaratıcısının ona hak gördüğü yaşam öyküsünü oynar. Cebri görüşe göre, insan kaderinin önünde savrulan bir yaprak gibidir. Başarı ve başarısızlık kendi özgürlüğünün bir ürünü olmadığı için yapacağı tüm hayat mücadelesi kedi iradesinin bir sonucu değildir. Bu anlayış insanı eylemsizliğe, atalete yani son günlerin meşhur kavramı olan öğrenilmiş çaresizliğe sürükler. Bu kavram, “Ben ne yaparsam yapayım başaramayacağım cümlesiyle özetlenebilir.” Psikologlara göre cebriye akımı düşünme tarzının insan psikolojisi üzerinde önemli etkileri olabilir. Cebriye ekolü önemli ölçüde psikoterapik bir işlevselliğe sahiptir. Cebriye ekolü sayesinde insan en olumsuz durumlarda bile suçu kadere yükleyecek ve dolayısıyla psikolojik bir yükten kurtulacaktır.
İnsan seçimlerinde özgür müdür?
Bu akım sayesinde, “Neden böyle bir hata yaptın” sorusuna insanın vereceği kısa bir cevap olacaktır; “ben hata yapmadım Yaratıcı böyle taktir etti, kaderim böyleymiş” bu çözüm ne kadar sağlıklı tartışılır elbet. Her hatasının nedenini başka kişilere bağlayanlar kendi sorunlarını asla çözmezler. Böylesi düşünme tarzının yaygın olduğu toplumlarda suçlu her zaman dış güçlerdir. Cebriye ekolü sayesinde, Emevi hükümdarları halifeliği babadan oğula geçen bir saltanat haline getirmiş ve bu iktidarlarının da kadere dayalı Allah’ın bir taktiri olduğunu iddia etmişlerdir. Muaviye bir hutbesinde şu sözleri sözleri sarf ediyordu: Rabbim bu iktidar için beni ehil görmeseydi, onu bana bırakmazdı. Bizim şu anki konumumuzu Allah beğenmeseydi, onu değiştirirdi. Bu arada dönemin din adamları, saltanata boyun eğmenin aslında bizzat Allah’ın emirlerine boyun eğmek anlamına geldiğini halka empoze ediyordu. Böylelikle tarihte ilk defa kader inancı dini bir mesele olmaktan çıkmış siyasi kaygılardan dolayı iktidarların meşruiyetinin bir aracı haline gelmiştir. Bazı tarihçilere göre, bu çarpık anlayış, aslında İslam’ın ilk yıllarındaki halifelerde olmayan “sorgulanamaz kutsal iktidar” anlayışını temellendirmek için iktidar tarafından desteklenmiştir. Cebriye ekolü din adamları kendi kader inancının doğruluğunu temellendirmek için kuranı kerimin Bazı ayetlerini ileri sürer. Bu ayetlerde kısaca insanın özgür bir iradesinin olmadığı vurgulanır. Yine bu ayetlerde yaratıcının isteğinin ötesinde bir iradeden bahsedilemeyeceği ifade edilir. Emevi halifeleri dışında yöneticileri de bu kader anlayışının nimetlerinden sonuna kadar faydalanıyordu. Meşhur Emevi valisi Haccac, cebriye ekolünün kader inancına sarılan bir yöneticiydi. “Bana itaat etmek Allah’a itaat etmekten daha gerekli bir şeydir” diyerek iktidarının kutsallığını ilan ediyordu. Fakat Kurandaki bazı ayetler cebriye ekolünün iddia ettiği gibi insanın bir köle olmadığını, özgür bir iradeye sahip olduğunu ileri sürer. Bu ayetlerde kısaca insanın inkar edip etmemede özgür olduğundan bahsedilir. Yine bu ayetlerde yaratıcının sadece bir yol gösterici olduğu ve zorlayıcı olmadığı ifade edilir.
Kader nasıl ortaya çıkmıştır?
Bu ayetlerden yola çıkan bazı alimler, Emevilerin uygulamalarına karşı çıkmış ve farklı kader anlayışlarını ileri süren ekoller ortaya atmıştır. Bu ekollerden biri mutezile görüşüdür. Bu ekole göre, insan yaptığı eylemlerinde özgürlüğe sahiptir. Fakat bu özgürlüğü mutlak bir özgürlük olmayıp eşyanın tabiatına ait kurallarla sınırlıdır. İsterseniz bunu bir örnekle anlatayım. Satranç oyununu düşünün At L çizer, Fil çapraz gider. Bu oyunun bir kuralıdır. Fakat atın ne tarafa L çizeceğine veya filin ne tarafa çapraz gideceğine oynayan kişi karar verir. Mutezile görüşü açısından hayat bir satranç oyununa benzer. Kurallar aynı oyundaki gibi bellidir. Fakat bu kurallar sisteminde nasıl hareket edeceğinize kendiniz karar verirsiniz. Mutezilelere göre Hayat denen oyunda sınırlı kurallar içinde sınırsız hamle yapma özgürlüğünüz vardır. Kısacası mutezile görüşüne göre kader gelecekte yapmak zorunda olduklarınız bir kaydı değil, kendi iradenizle yapacaklarınızın bir ifadesidir. Yine bir videonun sonuna geldik. Kader konusu hakkında fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Yorum yaparak fikirlerinizi ifade edebilirsiniz.
Kader hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Kader hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla