Uzay Madenciliği ne demektir?
Uzay madenciliği kısaca nedir?
Kısa Bilgi
Uzay madenciliği nedir?
Dünyanın tüm yer altı kaynakları çok yakın bir zamanda tükenme noktasına gelecek ve bunları yeniden üretmenin yollarını henüz bilmiyoruz. Yani kısıtlı kaynaklarla ürettiğimiz uçak, araba ve telefon gibi teknolojik araçları yakın bir tarihte üretemeyeceğiz. Peki çözüm ne? Tabii ki sonsuza yakın boşluğuyla uzay. Bilim insanlarına göre tek bir asteroitte binlerce ton altın, platin ve paladyum bulabiliriz. Astreoid çağı başlıyor kemerlerinizi bağlayın! Felaket tellalı olmayı sevmiyoruz fakat durum ciddi. Nasa’nın 2013 yılında yaptığı araştırmaya göre, bugün tüm akıllı cihaz olarak bildiğimiz araçların, silahların ve daha bir çok sanayi kuruluşunun kullandığı değerli metaller ve nadir elementler 2045 yılında bitme eğiliminde. Dünyanın en büyük sektörlerinden olan bu sektörlerin çarkları maalesef bu elementler olmadan dönmeyecektir. Aslında uzay madenciliği bizlere çok yakın bir kavram. Bilim insanların ürettiği ve en büyük teorilerden olan big bang yani büyük patlama teorisine göre: gezegenimize 4 milyar önce Mars büyüklüğünde bir asteroit çarptı. Hatta bu tezi kuvvetlendirecek en önemli noktalardan biri ise geçen haftalarda işlediğimiz Altın konusu. Malum altın dünyalı bir metal değil. Bu çarpışmalardan ötürü dünyamıza geldiği biliniyor. Buradan yola çıkarak dünyamızın limitli olan kaynaklarını, gelişen teknolojimizle dünya dışında arama noktasına geldik. Bu çarpışmadan sonra her iki gezegen de çarpışmanın şiddetiyle eriyerek ateşten damlalara dönüştü. Dünya’ya çarpan gezegendeki ve Dünya’nın iç kesimlerindeki metaller bu felakette açığa çıkan enerjiyle eridi ve kayalardan daha ağır olduğu için toplu halde dibe çöktü. Böylece Dünya’nın merkezinde yaklaşık 3500 km çapında dev bir metal topu oluştu. Çarpışan gezegenlerin dış katmanları da ateşten bir damla halinde uzaya savruldu ve Dünya’nın yörüngesinde katılaşarak Ay’ı meydana getirdi. Madenlerin büyük kısmı Dünya’nın merkezine çöktüğü için Ay’da ihtiyacımızı karşılayacak kadar metal bulunmuyor. Ay bu nedenle metal fakiri kalmış olabilir; ancak kızıl gezegen Mars’ta Dünya devletlerinin ihtiyacını karşılayacak kadar maden var. Oysa Mars’tan maden çıkarmak Ay’a yolculuk etmekten çok daha pahalı.
Uzay’da madencilik nedir?
Her ne kadar Mars’ın yerçekimi Dünya’nın çekim gücünden zayıf olsa da, Mars’tan çıkarılan metalleri Mars yörüngesine fırlatmak ve oradan Dünya’ya getirmek astarı yüzünden pahalıya gelen bir süreç. Mars roketlerinin yakıtını Mars’ta üretsek bile maliyetleri istediğimiz ölçüde düşüremiyoruz ve bu madenlere ihtiyacımız olduğuna göre, geriye tek bir seçenek kalıyor: asteroit madenciliği. 2009’da sinemalarda 3 boyutlu film furyasını başlatan Avatar’ın yönetmeni James Cameron ve Google’ın yöneticileri Larry Page ile Eric Schmidt, asteroit kuşağından maden çıkarmayı hedefleyen Planetary Resources şirketine bu yüzden yatırım yaptılar. Asteroitlerde yerçekimi yok ve bunları pahalı kimyasal roketler yerine iyon motorları kullanarak Ay yörüngesine taşımak çok daha kolay! İyon motorları uzay araçlarında kullanılan, elektrik itki sistemidir. Elektrik iyonlarını hızlandırıp, itme kuvveti oluşturmasıyla, uzay yolculuklarında rahat ve ekonomik olmakla birlikte uzun mesafeleri almak için tasarlanmıştır. Uzayda yerçekimi olmadığı için fazla yakıt yakmayacağız ve asteroitleri taşıyacak robot gemilerinin motorunu kısa aralıklarla ateşlememiz yeterli olacak. Asteroit kuşağından Dünya’ya geri dönen robot gemiler “eylemsizlik ilkesi nedeniyle”, motordan aldığı itiş gücünü yolculuk boyunca koruyacak ve sadece Ay’a yaklaşırken hız kesecek. Uzayda yokuş yok, ama bir cismi bir kez ittiğiniz zaman o cisim biri durdurana kadar yoluna devam ediyor. Ay’ın öneminin, ileride kurulacak bir üsse evsahipliği yapacak olmasıdır.
Uzay madenciliği yapan şirketler nelerdir?
Hindistan, Çin, İsrail ve Avrupa da; Rusya ve ABD’nin ardından Ay’a inişlerini tamamladı ve bütün bu denemelerin ardında asteroit kuşağından alacakları payın olduğunu da buradan söylemek isteriz. En büyük problemi hallettiğimize göre detaylara geçelim. Artık asteroitlere gidip gelebiliyoruz ve bunun ekonomik yollarını bulduk. Peki bu makinaları kim kontrol edecek? Tabii ki bunun için geliştirilecek olan yapay zekalar. Bunun en büyük nedeni ise insan göndermenin kozmik radyasyon, kaza, güvenlik ve uzay kapsülünde yaşamanın psikolojik etkileri gibi maliyetler ve tehlikeler. İnsanı uzay gibi bir yerde yaşatmak gerçekten zor ve çok pahalı, bu yüzden geliştireceğimiz yapay zekaları bu alanda kullanacağız. Gelelim bu uzay gemilerinin asteroitlerle nasıl çalışacağına. Bununla ilgili bir çok teori ve fikir olsa da bize en mantıklı gelen, Nasa’nınki. NASA’nın yapacağı araçları asteroit kuşağına sokmayacağını biliyoruz. Uzay’da yalnız gezen ve ay’a yakın olacak asteroitleri öncelikle seçeceğini söyleyelim. Gözüne kestirdiği asteroiti, katlandıktan sonra kolayca açılabilen özel bir motorize körükle yakalayacak.
Uzay madenciliği nasıl yapılır?
Bu körük, küçük bir otomobil büyüklüğündeki asteroiti içine alacak. Daha sonra körüğün ağzı kapanacak ve robot gemi, asteroiti aylar sürecek bir yolculuğun ardından Ay yörüngesine bırakacak. Fakat burada hassas bir nokta var, asteroitleri kesinlikle dünyamıza yaklaştırmak istemeyiz. Zaten bu çarpışma riskine karşı öncelik görece daha küçük olan göktaşları yörüngemize gönderilecek. Gerçi NASA’nın yakalamak istediği asteroitler, 65 milyon yıl önce dinozorların yok olmasına yol açan canavar kadar büyük değil. Bu küçük kayalar kontrolden çıksa bile, gezegenimizin atmosferine girince sürtünme nedeniyle buharlaşarak yok olacaktır. Asteroitleri Ay yörüngesine park etmemizin bir sebebi daha var, o da yörünge kirliliği: Son 50 yılda uzaya fırlatılan roketlerin ve uyduların kalıntıları Dünya yörüngesini E-5 karayoluna dönüştürdü. Günümüzde Uluslararası Uzay İstasyonu bile saatte binlerce kilometre hızla hareket eden roket parçalarının tehdidi altında. Bu durumda Dünya yörüngesine bir robot gemi yerleştirmek ve yörüngeyi asteroit çöplüğü olarak kullanmak pek akıl kârı değil. Uzay madenciliği için özel üretilecek robot gemiler tam da burada devreye girecek. Astronotlar, robotların Ay yörüngesine getirdiği asteroitlerden taş parçaları toplayacak ve bu numuneler Dünya’da analiz edilecek. Bu uygulamanın sebebi ise bu asteroitlerin dünyaya getirilmesi durumda yaşanması muhtemel kazaların önüne geçilmek istenmesi. Bilinen tek yaşam alanımızı mahvedebilecek olan bu yapıları mümkün olduğunca dünya’da uzak işlemeliyiz. Yapılacak en ufak bir hata bile dünyamızı yok edebilir. Fakat bu anlattıklarımızı yapmamız henüz mümkün değil. Bunun en büyük nedenlerinden biri tabii ki bunu yapacak teknolojiye ulaşmış olmamamız. Uluslararası Uzay İstasyonuna giden Soyuz dışında, Dünya dışına henüz insan taşıyamamamız ise büyük bir eksiklik. Bunun yanında Soyuz en fazla 600 km irtifaya ulaşabiliyor. Fakat en yakın Astreoid kuşağı 400 milyon km uzakta. Yani Soyuzdan daha değil çok daha kudretli kapsüller yapmamız gerekecek. Zaten asteroitlerde yer çekimi yok ve dünya üzerinde yerçekimsiz ortamda maden çıkarma teknolojisi ve buna yönelik bugüne kadar geliştirilmiş uygulamalarda bulunmuyor. Yani madencilik sektörüde buna hazır değil! Ama Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın robotik araştırma birimleri oluşturduğu ve buna Çin ve Rusya’nın da eklenmesinin an meselesi olduğunu belirtip, bu sektöre yapılacak yatırımların ilerleyen yıllarda artacağını düşünüyoruz.
Uzay Madenciliği hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Uzay Madenciliği hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla