Tüm Arılar ölseydi ne olurdu
Arılar ölürse, insanlar da ölür!
Kısa Bilgi
- Ünlü Fizikçi Albert Einstein’ın söylediği iddia edilen ama elimizde net bir kanıt olmayan bu söz Ünlü Fizikçi söylemiş olsa da olmasa da, yapılan araştırmalarla doğru olarak kanıtlandı.
- Kanatları vücutlarına göre hayli küçük olan arılar uçabilmek için kanatlarını muazzam bir hızlı çırpıyorlar.
- Küresel ısınma etkileri daha belirgin hale gelirse bu durum giderek kötüleşecek.
- Arılar hakkında ilginç bilgiler
Ünlü Fizikçi Albert Einstein’ın söylediği iddia edilen ama elimizde net bir kanıt olmayan bu söz Ünlü Fizikçi söylemiş olsa da olmasa da, yapılan araştırmalarla doğru olarak kanıtlandı.
Malum hepimiz aynı kovandayız ve kovanı koruma vakti geldi. Arı, zar kanatlılar takımına ait Apoidea familyasını oluşturan tüm böcek türlerine verilen isimdir. Zar kanatlıların özelliği; içinde enine ve boyuna damarcıklar bulunan ve iki çift saydam zar şeklinde kanatlarının olmasıdır. Arıların vücudu baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan meydana gelir. Vücutları yumuşak yapıdaki yoğun bir kıl örtüsüyle kaplıdır ve kılların rengi türe göre değişkenlik gösterir. Bilinen ilk arı fosili 100 milyon yıl, ilk insan fosili ise 300 bin yıl öncesine ait. ani insanlık yokken arılar insanlığın yaşayacağı ekosistemi şekillendiriyordu. Günümüzde bir çok hayvan türünün soyu tehdit altında ve hayvan çeşitliliği hızla azalıyor. Ancak yok olmasıyla ekosisteme ağır bir darbe vurabilecek hayvanların en önemlisi kuşkusuz ki arılar. Arıların yok olması gerçek bir gıda krizine neden olur. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün araştırmasına göre dünyadaki gıdaların %90’ı 100 çeşit bitkiden elde ediliyor ve bu bitkilerin 71 tanesi arılar tarafından döllenmeye muhtaç. Arıların hayatımıza soktuğu gıdaların senelik mali değeri 300 milyar dolara yakın olarak hesaplanıyor.
Kanatları vücutlarına göre hayli küçük olan arılar uçabilmek için kanatlarını muazzam bir hızlı çırpıyorlar.
Bir bal arısı saniyede 230 defa kanat çırpıyor. Duyduğunuz “vızzz” sesi işte bu hızla çırpılan kanatlardan çıkıyor. Ve saatte 24 km hızla uçabiliyorlar. Bu hızlarını bolca çalışmak için kullanan arılar yarım kilo bal için 2 milyon çiçeği geziyor ve bir arı hayatı boyunca bir çay kaşığının 12’de 1’i kadar bal üretiyor. Bal arıları kendi aralarında dans ederek anlaşıyorlar. Bir bal arısı bulduğu yemek kaynağının konumunu ve kovana mesafesini, yaptığı özel bir dans ile diğer arılara anlatıyor. Koku arıların işi: 170 koku alıcısının sayesinde bir insanın kokusunu dahi alamayacağı çiçeklerden o lezzetli balları üretiyorlar. Arılar birbirlerini de koku yoluyla ayırt ediyorlar ve her bir bal arısı kolonisi kendine has bir kokuya sahip. Arılar kendi kolonilerini bu sayede bulabiliyorlar. Hayatları kokular üzerine kurulu olan arıların en büyük düşmanlarından biri hava kirliliği ve iklim değişikliği. Hava kirliliği, koku kimyasallarının yapısını bozduğu için arıların hem çiçekleri hem de kolonilerini bulmalarını zorlaştırıyor, bu da zaten bakteri, parazit, mantar, tarım ilacı ve benzeri etkilerle zayıflamış olan arıların kovan dışı ölümlerini arttırıyor. İklim değişikliği ise çiçeklerin vaktinden önce ya da sonra açmasına sebep olarak onları öldürüyor, bu durum bitki sayısını ve çeşitliliğini olumsuz etkiliyor. Bunun yanında değişen yağmur sezonları da bitkinin beslenmesini etkiliyor, gereğinden az veya çok yağmur suyuna maruz kalan bitkinin nektar miktarı ve kalitesi de etkileniyor ve bu arılara doğrudan yansıyor.
Küresel ısınma etkileri daha belirgin hale gelirse bu durum giderek kötüleşecek.
Diğer bir sorun ise tarım ilaçları, tarım ilaçları arı sağlığına doğrudan tehdit oluşturuyor. Genel ismi ile neonikotinoid adı verilen sınıfa ait üç kimyasal madde , arıların ölümlerinde büyük bir role sahip. Bu kimyasallar 2013’den beri dünyada mısır, kanola, patates, elma, kiraz, şeftali, portakal, dutgiller, domates, yeşil yapraklılar, pirinç, fındık, üzüm ve çok daha fazlasında kullanılıyor. Polenleme esnasında bu bitkilere konan arılar bitki üzerine serpilmiş bu zehre temas ediyor ve bu zehri kovanlarına götürüyorlar. Kovanda biriken zehir tüm koloniyi yavaşça öldürüyor. Zehirden yeterli dozda etkilenen arılarda önce kasılmalar başlıyor, daha sonra felç geçirerek ölüyorlar. Son 20 yılda arı popülasyonlarında çarpıcı ve benzeri görülmemiş bir düşüş oldu. Dünya çapında arıcılar kolonilerinin yüzde 30 ila yüzde 90’ını kaybettiklerini belirtti ve bu rakamlar giderek artıyor. Amerika’da 1988’de 5 milyon olan kovan sayısı bugün 2.5 milyonun altında. 2006’dan bu yana ‘’Koloni Çöküşü Bozukluğu’’ denen bir olay birçok ülkeyi etkiledi ve bunun sebebinin ne olduğu henüz tam olarak bilinmese de çok tehlikeli olduğu biliniyor ve önlem alınmaya çalışılıyor. Arıların yok olma tehlikesine karşı farklı önlemler denenebilir, mesela ‘’elle dölleme’’ çoğu meyve ve sebze için bu bir olasılık olsa da, inanılmaz derecede emek isteyen aşırı pahalı bir yöntemdir. Diğer bir yöntem ise robot arılar, geliştirilmeye başlandı bile ama kaç yıl içinde bir arının tam işlevini yerine getirecek kadar gelişirler onu bilemiyoruz. Aslında bu yöntemlerin hiçbirine ihtiyacımız yok arıları yaşatalım yeter!
Arılar hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Arılar hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla