Cern Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi nedir
1900'lü yılların ortalarından sonra tüm dünya, özellikle de avrupa ülkeleri, yaşanan 2.
Kısa Bilgi
Cern - Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi Neden kurulmuştur?
dünya savaşını unutmak, teknoloji ve bilimin gelişmesi için çareler üretmek için kolları sıvadı. Çünkü savaş yüzünden geriye düşen ekonomilerini bilim ve teknoloji ekseninde yeniden düzeltebileceklerini düşünmüşlerdi. Fakat yine aynı dönemde Amerika Birleşik Devletlerinin ve Sovyetler Birliğinin teknolojik olarak gelişmesini uzaktan izlemek zorunda kalmışlardı. Bu ikilinin daha sonra uzay yolculuklarındaki elde ettiği gelişmeler, tüm avrupa ülkelerini korkutup, daha fazla araştırmaya yönlendirdi. İkinci dünya savaşının üstünden 8 yıl geçmişti. Avrupalılar, tüm bu gelişmeleri kaygıyla izlerken, bahsettiğimiz girişimlere kayıtsız kalmayarak 1953 yılında nihai bir taslak oluşturdu. 1954 yılında ise İsviçre ve Fransa sınırında yer alan Cenevre’de bir yerleşim yerine ilk kazmayı vurdular. Amaçları bilimin ışığında kendilerini geliştirmek ve dünyada söz sahibi olmaktı. Kendilerine ait bir laboratuvar inşa edip, ortak araştırmalar yapmayı hedeflediler. Birlik oluşturmak, hem maliyetlerini azaltacak, hem araştırmalar ekonomilerine katkı sunacak, hem de Amerika ve Sovyetler karşısında daha kuvvetli olmalarını sağlayacaktı. O tarihte kimse işlerin 1993 yılında kurulacak olan Avrupa birliğine kadar gideceğini düşünmemişti. Avrupa birliği sayesinde bağları kuvvetlenen daimi 12 katılımcı ülkeden oluşan birlik; bilimsel ve teknolojik araştırmalar için bir araya geldi. Bu ülkeler: Belçika, Danimarka, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Norveç, İsveç, İsviçre, Hollanda, Birleşik Krallık ve Yugoslavya’dan oluşuyordu. CERN, 2008 yılında Romanya ve 2010 yılında dağılan Yugoslavya’nın ana parçası Sırbistan’ın tam üyelik almak istemesi, 2015 yılında ise Türkiye’nin ortak üye olarak katılmak istemesiyle 24 ülkelik bir potansiyele sahip, bilim dünyasının odak noktası halini almıştı. Bir araya gelmeleri ile maliyetleri düşen ülkeler için tek bir önemli sorun kalıyordu. Bu deney merkezini nereye inşa edecekleri. ## Cern - Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi nerededir?
Bunu da avrupa’nın barış sembolü olan İsviçre ve Fransa’nın en yüksek yeri olan alp dağlarının derinliklerine yapmayı düşündüler. Daha sonra deneylerini daha da çeşitlendirmek isteyen birlik, Alp dağlarının 100 metre altında 27 kilometre uzunluğunda bir tünelde bugüne kadar yapılmış en karışık ve hassas parçalardan oluşan bir laboratuar inşa etmeye başladı. Evrenin başlangıcını görebilmek ve kafaları karıştıran tüm sorulara yanıt bulabilmek için kurulan Büyük Hadron Çarpıştırıcısını 15 yıl gibi bir sürede inşa ettiler. Bu sayede bugüne kadar cevapsız kalmış, sadece teorik fizikçilerin akıllarında olan bazı sorulara cevap almak istediler. Bunların en önemlisi, basit anlatımıyla, iki yüksek enerji parçacığını ışık hızına yakın bir hıza çıkararak çarpıştırmak olarak tanımlanıyor. Yani big bang olarak bilinen ve dünyanın oluşumunu büyük patlamayla başladığını öne süren teoriyi çok daha küçük ölçekte denemek. Cern’ün bu meşhur deneyi tabii ki dünyanın ilgisini çekmişti.
Hadron Çarpıştırıcısı Cern’de midir?
Medya kuruluşlarının ilgisi, büyük önem verdikleri uzay yolculuklarının bile önüne geçti. Bu sebeple Hadron Çarpıştırıcısının gölgesinde kalan bir çok gelişme, basının ilgisini çekemedi. Bunlardan biri Cern’de kullanılmak üzere bulunup, bugün hepimizin işine yarayan bir fenomen, World Wide Web yani ‘’www’’ protokolü olarak bilinen Dünya Çapında Ağ. Yani internettir. Kapalı bir ağ üzerinde yayınlanan, bilim insanlarının birbirleriyle bağlantılı hiper-metin dokümanlarından oluşan bir bilgi sistemi olarak düzenlenen sistem, şu an Cern’den çıkmış, tüm insanlığı birbirine bağlıyor. Tim-Berners Lee tarafından 1989 yılında tasarlanmış, 1991 yılında da kamunun kullanımına açılmıştır. Fakat hiç bir deney veya icat büyük hadron çarpıştırıcısının önüne geçemiyor. Bunu da anlamak son derece mümkün. İnsanlık olarak dünyamız ve uzay hakkında tüm bilinmeyenleri öğrenme arzumuza engel olamıyoruz. Gerçekten büyük patlama teorisi doğru mu? Gerçekten atomik büyüklükte bir parçacığın patlamasından evrenimiz mi oluştu? Peki dünya nasıl meydana geldi? Peki ya biz insanlar? Basitçe bu tip soruların yanıtı dünya üzerindeki herhangi bir buluştan çok ama çok daha merak konusu olmuştur. Bu yüzden Hadron çarpıştırıcısı hakkında gelin daha fazla bilgi edinelim. Hakkındaki en ilginç bilgilerden biri, saniyede 40 milyon kare fotoğraf çekebilmesidir. Dünyanın en çok merak ettiği çarpışmanın en küçük karesini bile kaçırmamak çok önemli. Hadron Çarpıştırıcısı, aynı zamanda dünyanın en büyük bilgisayarıdır. Bütün o fotoğraf karelerini, bilgileri ve verileri işlemesi gereken bir bilgisayar, tabii ki dünyanın en büyüğü olacaktı. Onu gerçekten büyük yapan özelliği ise uzunluğu. 27 kilometre boyunca kurulan tünellerin içindeki partiküller ışık hızına çıkartılıyor ve 10 saatte 16 milyar kilometre kat ediyor. Kurdukları tünelin her iki ucundan eş zamanlı çıkan partiküller büyük bir süratle çarpışıyor. Bu çarpışmalar Atlas ve CMS adını verdikleri çarpışma dedektörleri sayesinde fotoğraflanıyor. Anlattıklarımızdan yola çıkarak şunu belirtelim, Hadron deneyi aynı zamanda muhteşem bir mühendislik harikasıdır.
Cern - Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nin katkıları nelerdir?
Koordine çalışmanın, hassas ve hataya yer vermeyen yapısıyla insanlık tarihimizin en büyük bilimsel gelişmesidir. Peki bu denli muazzam bir yapı bugüne kadar bizlere neler öğretti? Deneylerden önce en çok tartışma konusu olan ve varlığı daha sonra kanıtlanmış olan anti madde kavramını bizlere göstermiştir. Anti madde teorisi, maddeyi oluşturan tüm parçacıkların bir antiparçacığı olduğudur. Örneğin temel bir parçacık olan elektronun anti parçacığına pozitron denir. Antimadde terimi, en basit ifadeye göre; kendisiyle kütle ve ölçülebilen tüm özellikleri bakımından tamamen özdeş ve aynı değerlere sahip, fakat elektriksel yükü ters olan parçacıklara verilen isimdir. Bir diğer gizemli maddemiz ise karanlık maddedir. Astrofizikte, elektromanyetik dalgalarla etkileşime girmeyen, varlığı yalnız diğer maddeler üzerindeki kütle çekimsel etkisi ile belirlenebilen maddedir. Genel görelilik kuramı kütlenin uzayı eğdiğini söyler, bu da bazı gök cisimlerinin olduğundan daha büyük görünmesine neden olur. Merceklerin nesneleri olduğundan daha büyük göstermesine benzediği için kütleçekimsel mercekleme olarak adlandırılan bu olgu sayesinde, bir sistemin sadece geometrisini inceleyerek içerdiği kütle miktarı hesaplanabilir. Gökada kümeleri ile ilgili gözlemler de karanlık maddenin varlığına işaret ediyor. Öne çıkan gelişmeler sadece bunlarla da sınırlı kalmadı. Teorik olarak ilk defa 1960 yılında ortaya atılan fakat yapılan deneyler sırasında varlığı kanıtlanan bir başka gelişme yaşandı. Çarpışmadan doğan parçacıklardan keşfedilen Higg bozonu. İlk çıkan bu parçacıklar, kütlesi olan ve saf enerji ile dolu parçacıklardı. Yapılan deneylerle varlığı kanıtlanan Higgs bozonu, kütleleri olmayan atomlara kütle kazandıran mekanizma olarak tanımlanmıştır. Evrenin başlangıcında bozonlar olmasa ya da farklı bir şekilde ortaya çıksalardı, belki de yıldızlar, gezegenler ve dolayısıyla yaşam olmayacaktı. Atom ve parçacıklara kütle kazandırması haricinde Higgs bozonunun asıl önemi, evrenin oluşumunda rolü olan atom altı parçacığının açıklandığı standart modelin anlaşılmasıdır. Doğaldır hepinizin aklında şu sorular olabilir? Bunları anlattınız da bunlar gerçek hayatta bizim ne işimize yarayacak? Tüm bu anlattığımız buluşlar, insan, dünya ve uzay gibi kavramların daha anlaşılır olmasını sağlayacak. Varlığının bulunması bile yaklaşık 59 yıl süren bu çalışmalar, önümüzdeki yıllarda daha nice bilinmeyeni ortaya çıkaracaktır. Gelecekte bu verilerin ışığında yıldızlardan, galaksilerden; en küçüğe yani atoma ve nötronlara doğru bir yolculuk yapacak ve sonsuz enerjiyi, kara delikleri ve daha nicelerini daha iyi kavrayabileceğiz. Umuyoruz ki insanlar savaş değil, bilim’e daha fazla bütçe ve personel ayırır ve tüm bu süreçlere bizler de şahit oluruz.
Büyük hakkında ilginç bilgiler
Bu kısa video’yu izleyerek Büyük hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Facebook ve Twitter adreslerimizden bizi takip etmeyi unutmayın.
Bu konu ile alakalı soru sormak için hemen tıkla